Bir Linux Hikayesi

Bir Linux Hikayesi

Merhabalar

Uzun zamandır böyle bir yazı yazmayı planlıyordum. Özellikle çevremdeki insanlar neden Windows işletim sistemini kullanmadığımı, neden açık kaynak fanatiği olduğumu soruyorlar. Belki bu yazı biraz olsun bu sorulara cevap verebilir. Bilgisayar ile tanışmam aslında yaklaşık 3-4 yaşlarında oldu. O zamanlar babam askerlik şubesinde memur olarak çalışıyordu. Dolayısıyla bilgisayar kullanıyordu. İlk bilgisayarı orda görmüştüm. Babamın yanına gittiğimde oturup uzun uzun bilgisayar ekranına hayranlıkla bakardım. Aklımda kalan tek şey var o da bilgisayar mühendisliği mesleğini duymamdır. Çok net hatırlıyorum ki o zaman bilgisayar mühendisi olmaya karar vermiştim. Sonradan öğrendim ki o bilgisayarlarda Unix işletim sistemi çalışıyormuş. Çocukluğumda en sevdiğim oyuncağım Atari 2600 oldu. Özellikle babam River Raid oyununun hastasıydı. Merak edenler buraya tıklayabilirler. İkinci sınıfa geldiğimde o zamanın en güzel oyuncağı Nintendo’nun 8 bit işlemcili NES oyun konsollarından birine sahiptim. Goal 3, en sevdiğim oyunlardan biridir. Arada sırada halen oynuyorum :)

Bilgisayar ile çok küçük yaşta tanışmama rağmen ekonomik sıkıntılar yüzünden çocukluğum bilgisayar ile geçmedi. Hayalimde hep bir bilgisayar sahibi olmak vardı. Nitekim bu hayalim 2005 yılında gerçekleşti. Ben o zamanlar lisede hazırlık okuyordum. O zamanlar Windows’un XP SP2 versiyonu vardı. Bilgisayarımda da bu işletim sistemi yüklüydü. Derken 3. gün işletim sistemi göçtü :) Aslında bu bana güzel bir işaret olmalıydı. Windows’la benim anlaşmam çok zor oluyordu. Internet kullanmadığım halde sürekli windows işletim sistemi ile ilgili hep problem yaşıyordum. Her seferinde kasayı alıp, windows kurdurmak yerine bu işi kendim yapmam gerektiğini anladım ve işletim sistemini kendim kurmaya başladım.

Kurulumu kendim yapmam da bu sefer benim canımı sıkmaya başlamıştı. Sürekli iş çıkıyordu bana. Hem biraz donanım öğrenmek hem de bu tür sorunları yaşamamak için bir teknik serviste çalışmaya başladım. Teknik serviste de işleri kavramam uzun sürmedi. Ayrıca bu sayede interneti de kullanmaya başlamıştım. Özellikle hazırlık sınıfını çok verimli geçirdiğim için İngilizce sitelerde dolaşmak da çok zor olmuyordu. Windows ile yaşadığım sıkıntılar başka çözümler aramamı sağladı. Yedek alma ve yükleme işlemleri yapmaya başladım. Yanlışlıkla bütün HDD’yi sildiğim de olmuştur. Teknik serviste çalışırken bir bilgisayara bir Gelecek Linux kurmam istenmişti. Yine dergilerden Linux’un bazı dağıtımları vardı. Bu CD’ler kurulan değil çalışan CD’lerdi. Gelecek Linux’tan sonra Knoppix, Turkix gibi işletim sistemlerini denedim. Malesef her seferinde tekrar windows’a döndüm. O zamanlar Türk işletim sistemi Pardus’u duymuştum. Özellikle veri kurtarmak için kullanıyordum. Bilgisayarıma defalarca Linux dağıtımı kurdum fakat evimde internet bağlantımın olmaması yüzünden tekrar windowsa dönüyordum.

O zamanlar teknik serviste çalışırken web programlamaya ilgim vardı. Ücretsiz hosting servisleri alıp bu servislere Joomla ve Mambo kuruyordum. O zamanlar Joomla, daha yeni Mambo’dan çatallanmıştı. Joomla’yı sevdiğim için PHP öğrenmeye karar verdim. Joomla ile bir süre haşır neşir olduktan sonra babamın tayini çıktı. Yeni çevre ve arkadaş da olmadığı için fırsat bu fırsatttır diyip 2 hafta boyunca bilgisayar başından kalmayarak PHP öğrendim. PHP öğrenirken bir taraftan HTML diğer taraftan da SQL öğreniyordum. İnternetim olmadığı için de internet cafelere gidip Php ile ilgili yaşadığım sorunlara çözüm arardım. Bazen fonksiyon isimlerini alır USB belleğe atardım veya not defterime kaydederdim. Eve gelip not aldığım şeyleri tekrar tekrar denerdim. Şimdiki internete sahip ama hiçbir şeyi araştırmadan soru soranlara gerçekten çok üzülüyorum.

Lise döneminde bir proje yarışmasına katılacaktım. Proje web tabanlı bir projeydi. Fakat tek başıma yapacağım için CSS ve JavaScript öğrenmem gerekiyordu. Yine dökümanları toplayıp Internet Explorer 6 üzerinde çalışmaya başladım. Fakat ne acıdır ki bir türlü CSS öğrenemedim. Meğerki yazdığım kodlar yüzünden değil IE6 nın düzgün çalışmaması yüzündenmiş. O projeyi sırf bu yüzden yapamadım. Hatta web programcılığından da baya bir soğumuştum. CSS öğrenmem sırf IE6 yüzünden 2 yıl gecikmiş oldu. Windows ile ilgili bir sürü dert olması da bunlara eklenince Microsoft firmasından nefret etmeye başladım. O zamanlar da şunu düşünüyordum. Neden bir işletim sistemi kendini koruyamıyor? Neden antivirus vs gibi ek araçlara ihtiyacım var? Hem bu kadar para ödeyip de neden bu kadar sıkıntı yaşıyorum derken bu sorular “Neden Linux kullanmıyorsun?” sorusuna geldi. Fakat bunu başarmam için evimde internet bağlantısının olması gerekiyordu. Çünkü pardus u defalarca denemiştim. Fakat internetin olmaması yüzünden pek etkin bir şekilde kullanamıyordum.

İnternet ile bu kadar iş yapmama rağmen evimde internet bağlantım yoktu. Bu sorunu liseden mezun olunca çözdüm. Fakat bir süre windows kullanmaya devam ettim. Windows, daha interneti doğru düzgün kullanamadan birkaç defa daha çöktü :) Bilgisayarıma Windows ile beraber Pardus kurmuştum. Linux’a yeni başlayanlara hep Pardus öneriliyordu. Ben de bu öneriye kulak verdim. Pardus’u yaklaşık 1 hafta boyunca kullanadım. Fakat Pardus’u da sevmedim. Aslında bunun tek sebebi KDE’ydi. Daha sonra Ubuntu 8.4 sürümünü edindim. 8.4 ve 8.10 derken sürekli windows kullandığımı bunun bana bir yararı olmadığını farkettim. Linux’u hem öğrenmek hem de alışmak için kendi kendime 6 ay boyunca windows açmamaya söz verdim. Linux’a bu sayede daha da aşina olacaktım. Ubuntu o zamanlar varsayılan olarak Gnome 2 ile geliyordu. Gnome masaüstü yöneticisini gerçekten çok sevmiştim. Bilgisayarımda geçirdiğim o 6 ay bana birçok şey öğretmişti. İşletim sisteminde aldığım hataların çözümlerini bulmak zor olmadı. Bir de işin güzel tarafı işletim sistemini istediğim şekilde değişiklik yapabiliyordum. Yani bir nevi özgürdüm. Özellikle terminalden işletim sistemi ile iligli işlemleri yapabilmek daha da sevdirmişti. Nitekim artık bir Linux kullanıcısı olmuştum. Php ile yaptığım geliştirmeleri, linux ortamından yapıyordum. Ayrıca bilgisayarımın donanımsal özellikleri iyi olmamasına rağmen işletim sistemi çok performanslı çalışıyordu. Ayrıca virus derdi yoktu. Sürekli çöken, zamanla performans kaybı olan bir işletim sistemi de değildi. Tabiki bir güzel tarafı daha vardı. O da ücretsiz olması.

Linux kullanırken özgür ve açık kaynak bir işletim sistemi kullandığımı bilmiyordum. Bilgisayar mühendisliği bölümünü okumaya başladığımda bilgisayarımdaki Ubuntu ve Windows 7 işletim sistemi vardı. 2010 yılında Bilmök etkinliğine katıldım. Hakan Uygun‘un “Özgür yazılım öğrencilere ne kazandırır?” başlıklı konuşması beni etkilemiş ve Linux’u da çok sevdiğimden özgür yazılımcı olmaya karar vermiştim. Nitekim bu kararım beni özgür ve açık kaynak teknolojileri öğrenmeye yönlendirdi. Bu teknolojilerin en güzel tarafı genellikle çoğu araçlar ücretsiz olmasıydı. Aynı zamanda bu teknolojiler daha kaliteliydi. Linux işletim sisteminde Windows kadar sorun yaşamıyordum. Diğer güzel bir tarafı bu teknolojilerin platform bağımsız olması her işletim sistemlerinde çalışabilmesidir. Bu da benim için ayrı bir avantaj. 2. sınıfta .net öğrenmek yerine Java’yı tercih ettim. Özellikle Java uzun zamandır öğrenmek istediğim bir teknolojiydi. Özellikle web ortamını da sevdiğimden kurumsal java geliştiricisi olmaya karar verdim. Sınıfımda sadece Linux kullanan benden başka kimse yok. Ayrıca windows kullanmamam bazı kişilerden tepki de almama sebep oldu. Özgür yazılımı tercih ettiğim için de. Neymiş özgür yazılımcılar para kazanamıyormuş. Ben kazanayım da görsünler :) Bir yazılımın özgür olması ücretsiz olacağı anlamına gelmez. Fakat ben kimseyi dinlemedim. Şu an bilgisayarımda sadece linux işletim sistemi var. Gerçekten çok memnunum.

Linux ile ilgili herkesin bir hikayesi vardır. Ben de kendi hikayemi anlatmaya çalıştım. Özgür yazılımı tercih etmek konusunda da herkesin görüşü aynı değil. Kimisi politik, kimisi ücretsiz olması, kimisi kaliteli olması gibi tercih etme sebebi var. Benim tercih sebebim ise bütün sebeplerin hemen hemen hepsidir.

linux işletim sistemi